28 Kasım 2017 Salı

Sermest






Sermest










Acılar dudaklarımı kemirirken


ve dünya kapısı aralanırken kuytu bir köşede,


sevgi helâk olur demli çayımın yanında.





Koştukça yangın artar,


kişi ölür ve kalp yorgun düşer,


soluksuz kalır,


sevdiğinin koynunda.





Kelimeler şuursuz,


çiğnemiştir dili ile birlikte umutlarını, 


yutmuştur harflerini bıçak saplı güneşin altında,


kan tükürerek.






Bir sabah çağlayanında, düşer göklerden sorular,


ama boynu bükük kalır cevaplar,


dilsiz kalmıştır yumuşak başlı yağmur damlası,


aşkın elinde.





Dikiş tutmaz bir yara olmuştur, 


kişi tanımaz, ağıt yakmaz 


ve yok olmayan boşluk ağrısı sunmuştur kefen niyetine,


gece.





Öldürmüştür, 


can almıştır, 


nefessiz bırakmıştır kimsesiz sualler,


aşkın peşinde can atanı.






Sorar,


dumanlı ay ışığı gölgesinde;

'Neden sevmedin ki beni?...'













H.Altıntaş

Siyah Gergedan

24 Kasım 2017 Cuma

Etki



Etki





O kadar çok gülüşü heba ettik ki başkalarının koynunda, sonunda dayanamadık, bıraktık dudaklarımızı gölgelerin kıyısında.


Gözümüz kapalı kişiler aradık, aklımızı uçurumlara sürükleyen ve düşünmeden yürüyen, kararmış kalpler olduk.


Gördük görmesine gerçeği ama inanmak ve bastırmak istedik insana olan öfkemizi sevgiyle.


Sarıldık ölesiye vücutlarımıza, fısıldadık karanlıkta kulaklarımıza terk etmeme cümlelerini ve tutamadığımız sözler verdik birbirimize.


Bazen öyle bir baktık ki yüzlerimize, tüm yasalar, duyguların önünde meşru birer öpücük oldular gerçekliğini yitirip.


Ama önünde sonunda hep gittiler geriye baktırıp, söndürdüler kandildeki yanan cılız ışığı ve ben kış ile birlikte yağdım gökyüzünden. 


Belki düşerim, bacasında duman tüten evin çatısına, eritir beni bir başka mevsimde bir başka güneş.







H.Altıntaş

Siyah Gergedan

23 Kasım 2017 Perşembe

Yaşadıkça Düşmek - Düşerken Yaşamak




Yaşadıkça Düşmek - Düşerken Yaşamak









Benim küçükken bisikletim vardı.


Pembe renkteydi ama ben erkektim.


Başka rengini bulamamıştı babam.


Zaten anlamamıştım renklerin ayrımcılığını.


Bir de kırmızı bir kaykayım vardı dedemin aldığı


ama ben bir türlü ayakta süremedim.


Çünkü hep düşerdim.


Sonra ne oldu, nereye gitti o hantal kaykay, bilemedim.


Bizim evin orada bir bayır vardı.


Hızlıca inerdim bisikletimle.


Çoğu zaman düşerdim.


Kimse bakıyor mu diye etrafıma göz atar, 


ardından tekrardan binerdim üzerine.


Pembe bisikleti olan, utangaç bir erkektim.


Ama hep düşerdim.


Bir de mahallenin ablaları vardı.


Elini tutabileceğim kadınları düşündürtürdü bana.


Rengarenk elbiseleri ile körebe oynarlardı.


Ben ise gözlerim kapalı, taşa çarpıp düşerdim.


Sonra utanırdım dizlerimin kanından.


Eve koşar, babaanneme sarılır, ağlardım.


Ben, düşer düşer ağlardım.


Ama o zamanlar, babaannem vardı.


Temizlerdi dizlerimden akan kanı.


Sonra büyüdükçe daha çok düştüm.


Daha çok kanadı.


Ama senin gibi yaralarımı saracak kimse çıkmadı.


Şimdi sadece ağlamakla yetiniyorum.


Ne görülüyorum, ne de duyuluyorum.


Ve düşünüyorum, 


merhamet; neden toprağın altında kaldı?










H.Altıntaş

Siyah Gergedan

19 Kasım 2017 Pazar

Epifani



Epifani









Saklan!

Seni bulamayacakları bir yerlere git.

Saklan!

Orada kal.

Saklan!

Asla dışarı çıkma.

Saklan!

Kapat ömrünü bir kutuya.

Saklan!

Geleceğini, şimdi ki anılarında katlet.

Saklan!

Katlet inancını ve tanrılarını.

Saklan!

Bakma, sana bakmayan çocuklara.

Saklan!

Doğma hiç bir kadından.

Saklan!

Beynini örs ile çekiç arasında yatır.

Saklan!

Yad et geçmişini.

Saklan!

Sürgüne gönder özünü.

Saklan!

Kapat kulaklarını.

Saklan!

Dua etme Tanrı'ya.

Saklan!

Dön sırtını güneşe.

Saklan!

Aydınlık ol karanlığa.

Saklan!

Hakim bir kayanın üzerine, konuşlandır kendini.

Saklan!

Susmaktan da yorul, konuşmaktan da.

Saklan!

Yürümeyi unut düşünürken.

Saklan!

Diz çökme.

Saklan!

Dua etme, köpekler dalaşırken.

Saklan!

Sevdirme yüzünü.

Saklan!

Yatırma başını bir omuza.

Saklan!

Sevgini aç kurtlara armağan et.

Saklan!

Sadaka isteme sevmeyenden.

Saklan!

Uzaklaş duygulardan.

Saklan!

Okyanusa göm masumiyetini.

Saklan!

Direnme hayat ırmağına.

Saklan!

Küfret yara almış kalbine.

Saklan!

Yak canını kendinin.

Saklan!

Alış artık acıya.

Saklan!

Sorma artık, neden sevmedi beni.

Saklan!

Siyanür dök diline.

Saklan!

Dar ağacına çek kalbini. 

Ve artık saklanma!

Çünkü alev alıp, küllerinden doğmuşsundur, inan...










H.Altıntaş
Siyah Gergedan

31 Ekim 2017 Salı

Trauma



Trauma









'Ne olurdu, 

bir kağıt gibi yazabilseydim sizi,


bir kağıt kadar temiz olabilseydiniz, 


bir kağıt kadar yalın olsaydın da 


boğdurmasaydın sevgimi...'

















H.Altıntaş

Siyah Gergedan

26 Ekim 2017 Perşembe

İnsan Habitatının Kıyıcılığı [Konuşmalar]


  İnsan Habitatının Kıyıcılığı

           [Konuşmalar] 












- Baba?


- Söyle oğlum.


- Sen başka bir gezegenden gelseydin...


- Evet.


- Uzaylı mı olurdun?


- Galiba.


- Peki, yine aynı sen mi olurdun?


- Bilemiyorum.


- Neden?


- Öyle aniden sorunca, gelmedi aklıma.


- Düşün o zaman.


- Tamam.


- Düşündün mü?


- Düşündüm galiba.


- Cevapla o zaman.


- Sanırım, gaddar olurdum.


- Neden?


- İnsan olamadıklarının peşinden gider.


- Olamadığın şey ne?


- Gaddar olmak.


- Gaddar nedir?


- Başkalarına haksızlık etmekten çekinmeyen, acıması olmayan, insafsız davranan, taş yürekli, acımasız olan kimse.


- Gaddar olmak güzel bir şey mi?


- Doğmak için değil. Yaşamak için güzel.


- Neden 'gaddar olurdum' dedin. 


- Anlayacağın zaman değil.


- Çocuk olduğumdan mı?


- Evet, çocuk olduğundan.


- Peki, ne zaman anlarım?


- İleride.


- Belirli bir zamanı mı var?


- Var. 


- Ne zaman?


- Yalan söylediklerinde.


- Kimler?


- İnsanlar.


- Hepsi mi?


- Hayır


- Kimler o zaman?


- Sevdiklerin.


- Sevdiklerim neden yalan söylesin? 


- Seni sevmediklerinden.


- Beni sevmiyorlarsa, neden onlara sevdiklerim deriz?


- Çünkü seni yanıltırlar.


- Ne zaman? 


- Her zaman.


- Bile bile neden aynı hataya düşeriz baba?


- Severiz de ondan.


- Sevmek hataya mı sürükler baba.


- Sevmek hatadır zaten.


- Bu durumda sende mi hata yapıyorsun?


- Bende hata yapıyorum oğlum.


- O zaman yapma.


- Durduramıyorum...


- O halde ben hep sevilen olacağım baba. Hiç bir zaman hata yapmayacağım. Seven olmayacağım.


- Gaddar ol, oğlum. 


- Peki, sevmek ile sevilenin ne farkı var baba?


- Çok farkı var oğlum.


- Ne mesela?


- Biri her şeyini düşünmeden verir, bir diğeri gaflete düşürerek, her şeyini elinden alır.


- Neyini elinden alır baba?


- Duygularını.


- Duygular para eder mi?


- Hayır oğlum. Duygular para etmez.


- Para etmez ise neden elinden alırlar?


- Beş parasız kalman için.


- Beş parasız kalınca ne olur?


- Kaybedersin. 


- Neyi kaybedersin?


- İnsanlığını.


- İnsanlığını kaybedersen ne olur baba?


- Sevdiklerin gibi olursun.


- Sevdiklerim, insanlıkları olmadan güçlü mü?


- Kendilerine göre güçlü.


O zaman ben hep sevilen olacağım. Hiç kaybetmeyeceğim. Hep kazanacağım. Güçlü olacağım baba.


Gaddar ol, oğlum.


- Sen kaybettin mi baba?


- Daha değil.


- Ne zaman?


- Sen benden aldığın zaman.


- İnsanlığını mı alacağım senden?


- Evet.


- O zaman ölür müsün baba?


- Herkes gibi.


- Ölme baba. Beni terk etme...


- Ben değil. Sen beni terk edeceksin.


- Sende başkalarının insanlıklarını alsan, o zaman ölmezsin baba.


- Ama sana ait olan hiç bir şey yoktur onların içinde.  


- Ne vardır?


- Başkalarının insanlığı ve duyguları. 


- Sende onlar gibi yaparsan, beş parasız mı bırakmaya başlarsın sevenleri?


- Evet.


- Sen neden çalmıyorsun duyguları baba? Sen neden sevilen olmuyorsun?


- Hırsız değilim oğlum.


- Ama bana gaddar ol, dedin.


- Yaşaman için gaddar ol, oğlum.


- Sen de ol, baba.


- Olamam oğlum. Ben, yaşamak istemiyorum.


- Neden gaddar olmak istemiyorsun?


- İnsanlığımı kaybetmemek için.


- Peki, sen onlardan gizlice alsan?


- Neyi?


- Çalınan insanlıkları. Tıpkı Robin Hood gibi sende sevenlere dağıtsan, o zaman her şey daha iyi olur.


-  Amaç ne olursa olsun, hırsızlık hırsızın yapacağı şeydir. Ama sen gaddar ol, oğlum.


- Tamam baba. 


- Tamam oğlum.


- Şimdi, ölecek misin?


- Yakında oğlum.


- Güle güle baba.


- Seni seviyorum oğlum.


- Keşke ölmesen baba, keşke uzaydan gelsen. Keşke gaddar olabilsen...













H.Altıntaş
Siyah Gergedan