16 Eylül 2017 Cumartesi

Bedensiz Ruh



Bedensiz Ruh





'Işığı açtığımda oradaydı'

Göz kamaştırıcı kanatları ve simsiyah gözleri ile bana bakıyordu.

Yanına yaklaştığımda yerinden hiç kıpırdamadı. 

Sanki beni önceden tanıyormuş gibi kanatları ile selama durdu.

Elimi ona doğru uzattığımda, parmaklarıma ters ters baktı, sonra yumuşadı.

Gözlerinden ve kanatlarından anlamıştım; beni tanıyordu.

Hemen ardından, düz yüzeylere kolayca tutunmasını sağlayan kırılgan bacaklarını parmaklarıma yerleştirdi, bu tıpkı lokomotifin parmaklarında yol almasını andırıyordu.

Sanırım bu onun için bir tür tanışma merasimiydi.

Ama sonra bir gariplik sezmiştim hareketlerinde.

Hareketleri durgun ve birazda itinasızdı; ömre.

Yaşamı; parmaklarımın götüreceği yerde yol alıyor ve sanki bana bir şeylerin iznini bırakıyordu.

Ben de iyilik yaptığım düşüncesiyle, onu pencere önünde biten bir otun üzerine yerleştirdim.

O ise hiç vakit kaybetmeden bıraktığım yerden tek bir hamle yaparak parmaklarıma geri geldi.

Sanırım beni hem tanıyor, hemde duyuyordu...

Oysa parmak ucuma bulanmış kanat tozları, kırılgan bacakları ve yavaş yavaş avucuma başını koyan toplu iğne büyüklüğünde ki simsiyah gözleri; acının son bulacağı gerçeği ile evime gelmişti.

Böylece pullarla kaplı olan kanatları ve saydamlığını yitirmeye yüz tutmuş eklem ucunda ki can parçası, durmak için bana bakıyordu.

Yelpazemsi gövdenin benden talep ettiği tek şey ise; zifir kaplı bir dokunuştan öteye gitmeyen soyut bir kapı aralanmasıydı gündüzü savuran.

Ardından kanat açmayacak gövdesi, geceyi sırtlanmak için avuç içimde hizaya geçti ve parmaklarımın arasından aktı gecenin kanı

zarif, hafif ve de özgür

aktı ruhunun kanı...

'Işığı kapattığımda orada değildi'







H.Altıntaş
Siyah Gergedan

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder