24 Ekim 2017 Salı

27'ler Kulübü [Konuşmalar]




      27'ler Kulübü

       [Konuşmalar]









- Davullar çalmaya başladığında, kaçacaksın.


- Neden?


- Soru sorma. Soru sor diye para vermiyorum.


- Tamam.


- Önüne; yüksek ağaçları bulunan, kasvetli bir orman çıkacak.


- Sonra.


- Sonrası yok. 


- Çok saçma değil mi?


- Saçma olan ne?


- Her şey.


- O zaman düşünme.


- Neyi?


- Yönergelerimin akla aykırılığını.


- Biraz açıklama yaparsan, belki daha iyi anlarım.


- Anlaman için konuşmuyorum.


- Ne için konuşuyorsun?


- Uyman için.


- Neye uymam için?


- Bana.


- Tamam o zaman. Seni dinliyorum.


- Seni bir araba karşılayacak. O arabaya bin.


- Nasıl bir araba?


- Sandıktan yapılmış. 


- Nasıl bir sandık?


- Soru sorma. Paralarımı çarçur ediyorsun.


- Ama bilmem gerek.


- Tamam o halde, tabuttan.


- Sandık mı?


- Evet. Tabut.


- Tabuta bineceğim öyle mi?


- Evet. Burada anlaşılamayacak bir şey yok.


- Hayır tabi ki yok ama neden bindiğimi sorabilir miyim?


- Öğrenip ne yapacaksın?


- Normal bir arabaya binebilirim belki.


- Neden?


- 'Seni bir araba karşılayacak. O arabaya bin.' Demedin mi? 


- Dedim.


- O halde, beni bir yere yollayacaksın. Normal bir arabaya binsem, yani tabut biraz şey...


- Ne?


- Ürkütücü.


- Ama Tanrı öyle söyledi.


- Hangi Tanrı?


- En yüksek katta oturan.


- Tanrı?


- Şu göbekli olan.


- Göbekli mi?


- Aramızda kalsın, iştahı biraz açıktır.


- Ama benim bildiğim, Tanrı göbekli değildir.


- Nedir senin bildiğin.


- O ezeli ve ebedi...


- Bırak şimdi o zırvaları da, sen beni dinle.


- Ama Tanrı yemek yemez, yani o...


- Yer. Çok da güzel yer. Tüm dünyayı silip süpürene kadar, yer. Yiyecekte. Çünkü o hiç doymayacak.


- Peki benden ne istiyorsun?


- Ben istemiyorum.


- Ama bana para verdin. 


- Evet.


- Konuşma ve dediklerimi yap, dedin.


- Evet. 


- Bu durumda, sen benden talep ediyor oluyorsun? 


- Hayır. Çünkü benden de talep ettiler.


- Neyi?


- Seni inandırmamı.


- Neye?


- Ölüme.


- Hangi ölüme.


- Senin ölümüne.


- Kim?


- Şişko Tanrı.


- Bir dakika, Tanrı, ölümüme, inandırması için seni mi gönderdi?


- Şişko Tanrı.


- Tanrı işte. 


- Şişko Tanrı.


- Şişko demişim dememişim ne fark eder.


- Hayır. Şişko Tanrı.


- Tamam öyle olsun, şişko tanrı, ölümüme, inandırması için seni mi gönderdi?


- Evet.


- O halde, o para neydi.


- Rüşvet.


- Kime?


- Zebanilere.


- Niye?


- Çok üstüne gitmesinler diye.


- Sebep?


- Çünkü yenisin. Yeni olanlara, ortama alışmaları için, biraz kötü davranırlar. ama üzülme alışırsın. Hele o kırbacın tadı, bir bakmışsın ne kadar tatlı gelmiş. 


- Ne kırbacı?


- Günahlarının kırbacı.


- Peki sen kimsin?


- Ölüm.


- Melek mi? Ölüm meleği mi?


- Ölümün meleği olur mu?


- Olmaz mı?


- Ölüm, ölümdür.


- Şey...


- Korktuk galiba.


- Biraz.


- Biraz mı?


- Yani, baya korktum.


- Hadi al şu parayı da, aramızda ki gerilim durulsun biraz.


- Teşekkür ederim ama artık bitirelim bu şakayı.


- Ne şakası?


- Yaşadığımız her şey, ölüm şakası, Tanrı, yani aramızda geçen herşey.


- Şişko Tanrı.


- Tamam! Şişko Tanrı! 


- Aferin.


- Şaka değil mi? Hani var ya televizyonlarda yapılanlardan. Ölüm şakası. Şaka işte!


- Ölümün şakası olur mu?


- Olmaz mı?


- Ölüm, şaka kaldırmaz.


- Tamam o zaman. Ben gideyim. Beni beklerler.


- Kimler?


- Sevdiklerim.


- Artık yoklar.


- Nasıl yoklar?


- Uzaklaştın.


- Kim?


- Sen.


- Sevdiklerimden, neden uzaklaşmak isteyeyim.


- Şeytana kandın. Kötüye inandın. Kendini metronun raylarına attın. Böylelikle sevdiklerinden uzaklaştın.


- Ama...


- Ama ne?


- Üzerimde öldüğüme dair hiç bir emare yok.


- Metro raylarına dağılan parçaların ve kopan boynunu mu diyorsun.


- Kopan mı?


- Evet.


- İşte buradalar, kopmadılar.


- Bedenin orada.


- Nasıl orada. Ben oradaysam burada ki kim?


- Sence?


- Ruhum?


- Tebrik ederim.


- Neredeyim o zaman?


- Arada.


- Araf gibi mi?


- Hayır. 


- Cehennem mi?


- Hayır.


- Cennet mi?


- Güldürme beni.


- Neredeyim o zaman?


- 27 liler kulübünde. 


- 27 liler kulübü mü?


- Evet. Unutulanların yeri. Şeytan ile işbirliği yapanların ormanı. Başkaldıran insanların topluluğu. İntihar cenneti.


- Şaka bütün bunlar. Şaka değil mi? Doğruyu söyle?


- Evet, şaka.


- Rahatladım. 


- Bende. 


- Bir dakika, şurada ki; 


Morrison ve Cobain değil mi?


Ve daha bir çok...


- Evet.


- Ölenler...


- Evet.


- Ben gerçekten...


- Evet sen gerçekten...


- Uzaklaştım.


- Evet. Sen gerçekten, uzaklaştın sancılarından.


- Peki sen gerçekten kimsin?


- Hendrix.


- Jimi Hendrix mi?


- Evet.


- Gitarın nerede?


- Gel göstereyim. 


- Çok mutlu olurum.


- Sigara ister misin?


- Yasak değil mi?


- Burada herşey mübah.


- Teşekkür ederim, kullanmıyorum.







H.Altıntaş
Siyah Gergedan

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder