12 Ekim 2017 Perşembe

Hodbin ve Hakikât




 Hodbin ve Hakikât

   [Konuşmalar]










- Kim olduğumu bilmiyorum!


- Kim olduğunu biliyorsun. 


- Ama bilmediğimi söylüyorum.


- Sen sadece bilmemekte ısrar ediyorsun.


- Neden?


- Yüzleşmek... 


- Kiminle yüzleşmek?


- Kendinle yüzleşmek.


- Karşı karşıya gelmek; niçin tehlikeli olsun?


- Ben 'tehlikeli' demedim.


- Ne dedin?


- 'Gerçek' dedim.


- O halde insan, gerçeği görmekten niçin kaçar?


- Gerçek; uygarlık çöplüğünde ki yadsınamayacak yegâne 'şey' dir. 


- Yani, 'gerçek': insandır.


- Kesinlikle.


- Bilinçli midir?


- Gerçek, öğrenmediklerindir. 


- Temiz midir?


- Gerçek, yapay olmayandır. Yalanla ilintisiz; doğru olandır.


- O halde, kişi kim olduğu gerçeğini, neden değiştirmeye çalışır?


- Olmanı istedikleri kişi daha çekici gelir de ondan.


- Kimlerin?


- Sen olmayan herkesin.


- Yani, ben olmayan herkes, beni ben yapan gerçeğini unutturmayamı çalışır?


- Unutturmaya çalışmazlar. Seni sen yapan gerçeği senden almaya çalışırlar.


- Neden?


- Çünkü 'benciller'dir.


- Bencil olmak kötü müdür?


- Kendini bilmeden, başkalarını görmek kötüdür.


- Demek oluyor ki, kendin ile olan münasebetini arttırmalısın ki, bencil olmadan başkalarını görebilesin.


- Hayır.


- Söylediğin tam olarak bu değil mi?


- Hayır değil. Eksik.


- Eksik olan ne?


- Kendinle yüzleşince, başkalarını görmezsin. Görmezsin, çünkü kendinden başka kimsenin, sana sen kadar ihtiyacı yoktur. İhtiyaç, kendinle karşılaşmamaktan gelir. Bencillik, başkalarına duyduğun aciz ihtiyaçtan gelişir!


- 'Kendine olan ihtiyaç' ile neyi kastediyorsun?


- Gerçeği kavrarsan, kendini de kavramış olursun. Kendini görürsen, senden başka kimsenin ellerine bırakmazsın kendini ve bencilde olmazsın.


- Bencil insanlar nasıl hareket eder? 


- Bencil insanlar, kendi gerçeklerinden ziyade, başkalarının arzularına göre hareket ederler.


- O zaman bu da onları yapay kılar.


- Kuşkusuz.


- Peki ben sizi öldürürsem. Bu bencilce bir hareket mi olur?


- Beni öldürürsen; uygarlığını bir kenara bırakmış ve gerçeğin önünde diz çökmüş olursun.


- Diz çökmek iyi bir şey mi?


- Gerçeğin önünde; evet.


- O halde diz çöküyorum.


- Hazır mısın?


- Neye hazır mıyım?


- Maskeni çıkarıp, uygarlığını kenara bırakmaya.


- Hazırım.


- Şimdi!


- Şimdi mi?


- Gerçeği bekletmek istemezsin. 


- Bekletirsem ne olur?


- Gerçeği kaçırırsın.


- Kaçırırsam ne olur?


- Yaşayacaklarından kaçarsın.


- Artık hazırım.


- Görebiliyorum.


- Neyi?


- T-ü-m çı-p-l-ak-l-ı-ğı-nı...










H.Altıntaş

Siyah Gergedan

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder