Köpekbalığının Karpuz Kabuğunu Arkadaşı Sanması
Derinliklerin kana susamış hayduduyum.
Cüsseli vücudumu, akıntıya emanet bıraktığımda görmüştüm gün ışığını.
Bir anlığına da olsa tarifi anlatılamaz geçit töreni gibiydi, masanın üzerinde bana sunulan kanlı fok.
Bendeki mutluluk tarifi; mavi derinliği kana bulamaktı.
Fakat hiç bir zaman kıyıya yaklaşamadım.
Küçükken hatırlarım, dedemin anlattığı hikayeleri...
Dede dediysem annemin eski bir dostuymuş, balıkçının ağına takılıp, denizin üzerine çekilirken, annem onu kurtarmış. O gün bu gün, yaşamını bizim soğuk bedenimizin gölgesinde geçirir ve masallar anlatır...
Maviyi kana bulamaktan iyidir masallar.
Yoksa tadı güzeldir Baracuda’nın ama dedemdir yenilmez öyle ulu orta.
Seninde anlayacağın gibi bizimki sınır tanımaz bir sadakattir ama güvende olmaz bize.
___
Yine günlerden deniz kızlarının erkekleri kandırdığı bir gecede, dedem onlardan bahsetti.
Kimdi?
Neydi?
Neden onlar kuru?
Biz ıslaktık?
Acaba bizden hoşlanırlar mıydı? Demeye kalmadan, dedem sert sert baktı yüzüme!
Tutamadım gösterdim dişlerimi, çünkü o kadar yaşlanmıştı ki, güldüm arsızca.
Şimdi keşke o gün gülmesem diyorum...
O zaman kedi balığına benzeyen bakışlarını şimdi daha iyi anlamlandırıyorum.
Çünkü dedem tanımıştı onları ve bütün cevapları tek tek biliyordu.
Bilirdi 'insana' hiç güven olmaz.
Bilirdi karanlık yanlarının bizden daha karanlık olduğunu.
Ama inanmadım dedeme.
Çocuk aklı ile isyan ettim o gece tüm masallara.
Gitmeliyim dedim!
Derinlik, bana sarhoşluktan başka hiç bir şey vermedi!
Onları tanımalıyım!
Neden diye sormalıyım!
'Sor da nefessiz bıraksınlar seni.' Şimdi bile duyulur kulaklarımda, kedi bıyıklı Baracuda’nın nasihatleri...
___
İnanmadım,
ilerledim, ilerledim
ve daha çok ilerledim...
Böylelikle güneşin bedenimi ısıttığı güne geldim. Yani derin sulardan, sığ sulara geçiş yaptım.
Dedem olsa da görseydi yaptıklarımı.
'Sığ sulara gitme! Onlar derin düşünemezler!' diyen yaşlı moruk.
Bak işte geldim onların dünyalarına açılan kapıya.
Tek tıklayışta merhaba diyecekler bana.
Görecekler beni.
Tanıyacaklar.
Onlara zarar vermeyeceğimi anlayacaklar.
Yanlarına gittiğimde, yüzgecimle el salladığımda, hoş geldin derinliklerin haydudu diyecekler.
___
'Hayır, o tarafa gitmemeliyim.
Biraz daha yavaş ilerlersem, onları korkutmam.
Azıcık daha yaklaşayım...
Şimdiden gördüm ayaklarını.
Tanrım, ne kadar çok ayak var.
Herbiri birbirinden ayrı ve birbirinden güzel.
Kendine gel!
Kendini ve açlığını kontrol etmen gerek.
Engel olamazsan, yüz karası olursun maviliğin...
Bilirsin, derinlikte siyahın hiç bir anlamı olmaz çünkü sen büyük beyazsın.
Pekala...
Kararımı verdim, şu karşıdan gelene merhaba demeliyim.
Merhaba...
Merhaba, her kimsen ve hangi cinssen.
Acaba saçmalıyor muyum?
Yüzgeçlerim çok mu keskin?
Korkutuyor muyum onları?
Yoksa bu kaçışları, merhaba deme dilleri mi?
Anlam veremiyorum hiç bir şeye.
Tıpkı çocukken gördüğüm, annemin babamı yemesine anlam veremediğim gibi.
Beyaz ayaklar görüyorum.
Kumları dağıta dağıta geliyorlar.
Dokunuyorlar yüzgeçlerime.
Bağırıyorum!
Duymuyorlar sesimi.
Dillerimiz farklı galiba.
Dedem demişti, şimdi anlamlandırıyorum.
Tanrım, yüzgecimi hissetmiyorum!
Etraf, başkalarına yaptığım gibi kan içinde.
Ama benim nedenlerim vardı!
Bana sizin gibi beden vermediler!
Elimden gelenin en iyisini yapmaya çalıştım!
Görülmüş müdür kurdun çobanı yediği?
Kurt her zaman yenilmesi gerekeni yer.
Yapmayın!
Durun!
Hayır!
Hayır yalvarırım!
Hayır, diğer yüzgecimi de yok ederseniz hareket edemem!
Benim gibilerin işi değildir tembellik, hareketsizlik...
Alırsanız benden yüzgeçlerimi nefes alamam!
Yaşlı Baracuda, nasıl da dinlemedim seni.
Nasıl da kapılmışım hayallerime.
Uğultu var kulaklarımda.
Sallanıyorum geldiğim derinliklere...
Bedenimi kemiren küçük balıklar görüyorum.
Bana bakarak konuşuyorlar, gülücükler saçıyorlar birbirlerine.
İntikam peşindeler biliyorum.
Aptallar!
Zamanı geldiğinde size de böyle yapacaklar!
Ama duyuramıyorum sesimi.
Duymuyor kimse beni!
Nefesim tükendi.
Nefes alamıyorum.
Gözümü kapatırsam değişir mi dünya?
Gördüğüm rüyadan uyandığım gibi bundan da uyanır mıyım?
Tanrım yardım et bana?
Tanrım?
Şimdi zamanı değil mi yardım edilecek.
Tanrım!...
Tanrım!...
Tanrım cevap ver bana!
Tanrım?
Yoksa...
Yoksa, senide mi öldürdüler benim gibi vahşice...'
H.Altıntaş
Siyah Gergedan
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder