22 Şubat
Tahta bir masa, ben ve kalabalık.
Boyuna gülüyoruz dünya yanarken içten içe.
Kimse sormuyor canın yandı mı bir daha.
Kimse sevmiyor çatırdayan plakları.
Kimse eskisi gibi pul biriktirmiyor.
Herkes aynı tadımlık gülüyor etrafına.
Zaman akmıyor uzaklaştıkça.
Sohbet koyulaştıkça koyulaşıyor.
İnsan yaşadıkça, umutlarını aldırıyor organlarını bağışlar gibi.
Karşımda kim olsa, aynı hizada bakıyor bana.
Cümleler, noktasız uzanıyor bitkin virgüllere.
Ve biz konuştukça, yelkenlerimizi indiremiyoruz sulara,
geri getiremiyoruz eskileri,
alıp götürüyor seni serseri bir ağustos böceği.
Ardından hiç yaşanmamış gibi, kapı aralanıyor.
Bir güneş tanrıçası dolduruyor son yarayı sıvazladığım yeri.
Sadece gözlerim özlüyor, arkamda bıraktığım yeşil gözleri.
Sadece, sen kokuyor duygularım.
Dünya sadece senin önünde diz çöküyor.
Ruhum yalnızca sana hizmet ediyor gurursuzca.
Ve ben sessizce toparlanıyorum,
gider ayak bırakmayayım diye sende kalbimi.
Aklım sabırsızca bekliyor,
gözyaşlarını dudaklarımla silmeyi...
H.Altıntaş
Siyah Gergedan
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder