29 Mart 2020 Pazar

Toz, Duman Ve Anı



Toz, Duman Ve Anı










Arka cebinde taşıdığı,

konyak şişesini çıkardı

ve bir yudum aldı.

Az önce dinlenmek için oturduğu banktan 

ağır ağır kalktı.

Zaten oturmayı pek sevmezdi.

Vakitsiz bir yıldız gibi kayıyordu.

Hava soğuk ve keskindi.

Oysa o açık tenliydi.

Deniz kenarında büyümüştü.

Burunu kızarmış ve dudakları çatlamıştı.

Hemen incinmişti soğuktan.

Ardından kabanının yakalarını kaldırdı

ve gitmek istediği tarafı seçti.

Güneş batmak üzereydi deniz tarafında.

Çabucak hazırlanmalıydı geceye.

Hazırlanmalıydı ki, düşünmemeliydi.

Sonra tekrar bir yudum aldı 

ve şişesini bu sefer iç cebine koydu.

Öyle çok fazla da içmezdi,

sıradan vakitleri içkiyle doldurmazdı.

Sadece kanat çırpmayı bıraktığında bir kuş 

cebinden çıkarıp içerdi matarasını.

Ve yine aynı şeyi yaptı.

Her şeyi dondurmak istercesine içti.

Dudakları arasından 

küçük bir damla aktı gömleğine.

Küçük bir iz bıraktı yakasında.

Farkında bile olmadığı

o kadar çok şey vardı ki.

Belki farkında olup olmamayı seçtiği,

gitmek isteyip de gidemediği,

o kadar çok iz vardı ki yollarında.

Oysa yollar hep kırıktı.

Ardından ansızın bir minibüs geçti yanından.

Beyazdı, aynı güzergaha gidiyordu.

Ve aynı kalabalık vardı içinde.

Ve aynı indiği yerde görmüştü.

Günler önce oturmuştu o minibüste.

Arkada tanımadığı insanlar ve (o) vardı.

Dudakları kırmızı 

ve gözleri yalnız ona bakınca gülen

(o) vardı yanıbaşında.

Bir anlığına da olsa kalakaldı.

O an farketmedi ruhunun (o)nda kaldığını.

Hatırlamak istemedi o vakit.

Yürüdü ve güldü.

Yürüdü ve düşündü.

Yürüdü ve daldı minibüsten geriye kalanlara.

Yürüdü ve yine olan oldu.

Göğsüne kocaman bir dev oturmuştu.

Bulutlar güneşi kapatıyordu.

Oysa ne çok özlemişti,

yanındaki suskunluğunu.

Hiç düşünmemişti, 

küçük bir anıya teslim olacağını.


           

             (...)




Küçük bir anı tozu dumana katmıştı.

Şimdi baştan yapmalı her şeyi.

Çünkü her şeyi elime yüzüme bulaştırdım.

Bazen kendimi kaybediyorum bizi düşününce.

Kendimi kaybetmek istiyorum bizi bulamayınca.

Nerede olduğumu unutup 

sen de kalmak istiyorum.

Uzun süre düşününce bulamıyor insan.

Çoğu zaman bir anlık dalgınlıklar 

ve düşmeler insanı kendine getiriyor.

Oysa ben yalnızca sen de kalmak istiyorum.

Bir ağaç dalıymış gibi sen de yuva yapmak.

Belki de düşmek seninle birlikte,

kanatlarımızı yukarıda bırakarak.

Seni düşünüyorum 

her güneşin doğuşu ve batışında.

Sağım solum her yanım sen olmuş.

Bir çocuk gibiyim düşününce

ve büyüyorum sen olmayınca.

Sen olmayınca,

azalarak uçan,

soluğu kaçmış bir balon misali 

gidiyorum uzaklara.

Ve şimdi bir kuş bıraktı kanatlarını,

yatak odamın pencere yanına.

Bilinenden bilinmeyene,

pahalı bir yolculuk

ve ucuz bir konyak var arka cebimde.

Oysa bahar geldi

ve her yer cıvıl cıvıl karşılıyor

güneşin açışını

ama biz ellerimizden uzakta

yaşıyoruz kışı.























H.Altıntaş
Siyah Gergedan

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder