Simsiyah Kanatlar
Bir zamanlar kadının biri,
yüreğimi harap olmuş kül tablası kokusuna çevirmişti.
Diken dolu ağacı kemirdi ağaçkakanın gagası,
canımı ağaç kabuğuna dönüştürüverdi birden.
Kapının girişi giriş olmaktan uzak,
çıkışı yaşamın kucağına açılan saltanattı.
Bir zamanlar bir kadın kaybettim,
tenimden akan ter damlasıyla beraber.
Son damlayı da,
dudaklarımın yamacından aşağı sarkıttım.
Kanat çırptım,
dünyayı yeni baştan yapmaya yeminler ederek.
Şimdi dolaşıyorum gökyüzünün kara bulutları içinde,
isimlerini yağmura bırakarak.
Ruhumdan geçen, tuzu bitmiş denizin,
elime tutuşturduğu tohumları yeryüzüne bırakıyorum.
______
Şimdi duydum pervane böceklerinden;
peri masalları ile süslenmiş bir kadın varmış,
tadı cennet bahçelerini andıran.
Varmış cennette altınları,
mutluluğuna yetecek kadar.
Sordum kendi kendime,
yaşam her türlü koşulun altında yatan çözümü,
sen peşinde ararken değil,
arkanı dönünce sana uzatıyorsa;
belki sırtımı dönünce bana da yapar aynısını.
______
Öyle ise sana söylüyorum,
sende kırmak ister misin kanatlarımda ki yetim tüyleri?
Parçalar mısın sende,
kalbimin sevgi dolu tohumlarını?
Alır mısın benden yüreğimi,
yeni bir kalp takar mısın yoksun yaşamıma?
Bırakır mısın sende beni,
ya da bırakmalı mısın?
Görürüm tüylerim,
pek parlak sayılmazlar.
Yüreğim delik deşik içinde
ama yalan dolan da söylemem sana.
Yine de
almaz mısın beni sıcak yuvana?
Terkedenler:
kendinden vazgeçmiş terkedilenlerdir, bilmez misin?
_____
Bilseydim çiçek sevdiğini,
tüylerimden bir buket hazırlamaz mıydım sana.
Bilseydim bana ait olamayacağını,
dokunur muydu sünepe gagam hiç benim olmayacak tene.
Sanırım,
ben kendimi yıktım ve gök düştü başıma.
Sanırım ben böyleyim, ne olacağını bilmeden
kararan günün kararan yolcusuyum
ardımda özlemlerimi
koklayarak uçan.
H.Altıntaş
Siyah Gergedan
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder