21 Mayıs 2021 Cuma

Üç Numaralı Daire

Üç Numaralı Daire










Bir perşembe vakti, 

üzerine düşen 

kar tanelerini

topladım 

ölü soğukluğu bedeninden.




Evin içine 

adımımı attığımda 

ayaklarım 

geri çekiyordu kendini, 

atı şaha kaldıran 

yılan misali.




Çürümüş buzdolabından

hiç bir farkı olmayan 

üç numaralı 

dairenin içinde 

sallanan 

bedeni duruyordu.




Çırıl çıplaktı, 

boyunduruk altından 

özgürlüğünü 

kazanmıştı 

ve işaret ediyordu 

gökyüzüne

tıpkı atalarının 

yıldızlarda olduğunu düşünen 

çocuklar gibi.




Bir anlık 

göz yaşının ardından 

bacaklarım boşalacak gibi oldu, 

diz çöküp 

tapınacaktı 

morarmış 

beyaz tenli peygambere.




Yanına yaklaştığımda 

yüzünde 

peri padişahının 

kızını kaçıran 

çobanın 

gülüşü vardı.




Gülüyordu tanrıya,

ve geleceğini

ateşe atıyordu 

kendi kokuşmuşluğundan 

sıyrılarak.




Sonra,

aynada 

yansımasını gördüm 

ve irkildim 

bir anlığına da olsa 

et parçasından kopan ruhuyla 

dansını seyrettim 

üç numaralı 

dairede.




Yüzü, 

urgandan mı 

yoksa ölümün 

dokunuşundan mı 

bilmem ama 

tıpkı karanlığı 

çağrıştırıyordu.




Ve biliyordum

çocukluğunda ki 

oynanan oyunlarda da 

aynıydı, 

sadece 

karanlıkta kalmayı 

tercih ediyordu.




Sıradan bir günde, 

sıradan bir evde, 

sıradan aydınlık yerine, 

“o”

karanlığı 

tercih ediyordu.




Aynı

çocukluğunda ki gibi 

soğuk rengin 

fenersiz 

özgürlüğüne 

uzanmıştı.




Artık 

saklanacak 

ne bir kimse 

ne de 

oyun oynayacak 

çocukluk vardı.




üç numaralı

dairenin 

tavanında sallanan 

bir beden 

ve üzerine düşmesi için 

gökyüzünden indirilmiş 

kar taneleri vardı.




Şimdi 

özgürdü 

ve gözleri 

daha net 

görüyordu 

karanlıkta...











H. Altıntaş
Siyah Gergedan

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder