Kaburga İzine Bulanmış Kulağım
Yüzüm,
televizyon ekranına oturmayacak kadar çirkindi
ruj lekeli kalplerinizin yanına uzanırken...
Siz sevecendiniz benim ise gergedana benzerdi burnum.
Yolculukta gördüm sizi,
ellerinizi uzatıp gülüyordunuz
otuz iki beyaz nokta ile
dalıyordunuz kendinizi paylaşmaya...
Yine de siz güzeldiniz dişlerinizi sıralarken,
benim ise sıralayacak ne dişim ne de gülücüklerim vardı.
Eskimiş bir günün ardından
birinizi daha
gördüm yanıp sönen ışıkların altında.
Bu sefer ellerinizde köpüren şişeler,
birbirinizi ayartıcı bakışlar satıyordunuz...
Arkasından gece oldu,
gün açana kadar tanımadığınız kokuları tadıyordunuz,
benim ise kendi duvarlarım
ve yatak ucumda siyanür dolu bardağım...
Bir sabah kendimi giysi dolabının içinde buldum,
aynaların üzerini ben kapatmıştım
görmemek için...
O kadar çok kendimdeydim ki,
ya da kendim olamayacak kadar ben benden çıkmıştı ki,
sırtıma inen kırbaç ile tüylerimi bıraktım
oynak kaldırım taşları arasına...
Anlamsız bulduğum her şeyi, şimdi anlıyorum.
Ve zaman geçerken sana birkaç kelime yığını bırakıyorum....
Artık Gelibolu Yarımadası'nda duyulur boy boy güzelliklerin
ve sen yine sonunu düşünmeden
başka birini köpekleştirirsin
bir başkasının sırtında...
Bana gelince...
Bundan sonra hiç olmayacak kadar
kışı düşürüyorum yazın terli sıcağında...
Evime inen kar taneleri
ve buz sarkıtları arasında
sıcağı gebe bırakmadan
buzlukta yaşıyorum
gündüzü geceye kurban ederek...
H.Altıntaş
Siyah Gergedan
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder